T.C. Güneyli Köyü- Gelibolu 3.04

Gelibolu
Gelibolu,
Turkey

About T.C. Güneyli Köyü- Gelibolu

T.C. Güneyli Köyü- Gelibolu T.C. Güneyli Köyü- Gelibolu is a well known place listed as Region in Gelibolu , Public Places in Gelibolu ,

Contact Details & Working Hours

Details

Yola İstanbul'dan sabah çıktıysanız batıya doğru yol alıyor güneş arkanızda olduğu için rahat bir yolculuk yapabiliyorsunuz. Güneşli gişelerden paralı otoyol'a girenler Kınalı sapağına kadar problemsiz kısa sürede gelip bu mevkide normal yola bağlanarak devam ediyorlar. Güzergâhın bu bölümü Marmara Ereğlisi'ne dek otoyol konforunu artmıyor. Devamında ise halen var olan yolun yanına yeni şeritlerle genişletme ve çift yönlü hale getirme çalışmaları yapılıyor. Büyük bölümünün alt yapısı tamamlanmış gibi görülen yolun Keşan kavşağı dönüşünün bir bölümünde de bu çalışmalara rastlanıyor. Tekirdağ-Keşan, Keşan-Bolayır arasında hız kontrolü için trafik ekip otoları görev yaparken, Tekirdağ-Keşan yolunun bazı bölümlerde yolun gidiş geliş kullanımlı olduğunu belirten tabelalarda uyarı hataları fark ediliyor! Kamyon trafiğinin nispeten az olduğu yol güzergâhı boyunca Tekirdağ sonrası, yapılaşma olmadığı için yeşil tepeler, vadiler, ayçiçeği tarlaları, Ganos Dağlarına uzanan ormanlar gözü dinlendiren bir peyzajları oluşturuyor.
İstanbul-Tekirdağ- Keşan güzergâhı Gelibolu'ya 11 kilometre kala, sağa ayrılan sapakla Güneyli Köyü'ne gelmenizi sağlıyor. Bu yol 280 km ve yaklaşık 2,5 ila 3 saat sürüyor.
Güneyli Abidelere 50 km uzaklıkta yer alırken, Gelibolu otobüs terminaline 12 km, Edirne'ye 168 km mesafede yer alıyor.
Gelibolu'da Salı günleri kurulan pazaryerine ulaşmak için köyden saat 08.00 den itibaren karşılıklı seferler düzenleniyor. Yaz aylarında minibüsler sahile, yazlıklara kadar iniyorlar. Kişi başı köy bir, koy bir buçuk milyon TL ücret ödeniyor.
Not: İstanbul yönünden gelenler Tekirdağ girişi sırasında sarı tabelayı takiben 500 metre içeri girip U biçimi dönerek Namık Kemal müze evini, Tekirdağ çıkışına yakın cadde üzerinde Rakoczy Müzesini görebilirler.

Köyde ev pansiyonculuğu da yapılıyor, mevsimlik evler de kiralanabiliyor. Diğer konaklama imkânı ise 20 yataklı Orhan Motel& Restoranda ve Köşk Motel de bulunuyor. Uygun yerlerde çadır kurup kamp yapılabiliyor. Mülk edinmek isteyenlere için inşaatı bitmiş, çiçek, domates, biber ekebilecek kadar hepsi bahçeli, müstakil, kışın da oturulabilir, fosseptik çukurlu, 200 metre karelik yazlık evler, 35-40-50 milyar TL. fiyatla satılıyor.
Diğer konaklama seçenekleri Gelibolu'da yer alıyor.

Saroz Denizi kıyısında yer alan Güneyli Köyü koyunda iki restoran, sandviç, tost büfeleri ve çay bahçeleri bulunuyor.
Saroz Denizinde en çok levrek, mercan, lüfer, uskumru ve yöreye has sardalye balıkları tutuluyor.
Nisan 15 den itibaren Ağustos ayına dek sardalye en yağlı dönemini yaşıyor ve balıklar denizden çıktığı gibi ızgarada pişirilip "Boklu Kebap" adıyla tüketiliyor. Sardalye buğulaması için temizlenen balıkları yağlı tavaya diziliyor üzerine soğan, domates, balık kokusunu azaltması için ince dilimlenmiş patates, yeşilbiber, limon dilimleri, defneyaprağı koyup normal ateşte 15- 20 dakika pişiriliyor.
Arzu edilirse bir başka pişirim şekli olan tuzda levrek de yapılıyor.
Bir başka yemek yenecek yer ise koyun en uç noktasında bulunan Orhan Restoran akasyalı bahçeli restoranın usta aşçısı taş fırında yaptığı Saroz pideler beğeniliyor. Meşhur pidelerin bir tanesi karın doyururken kuşbaşılı, kaşarlı, kıymalı, karışık pidelerin her biri için 5 milyon TL ödeniyor. Restoranda kiremitte balık, güveç, yeme imkânı bulunuyor. Özel spasilite ise levrek veya çipura önce ızgara ateşinde çiğliği gidecek kadar yarım pişiriliyor, daha sonra güvece hafif tereyağı sürüp taş fırının az ateşli kısmında domates, biber ilavesiyle pişirme işlemi tamamlanıyor. Bu sayede balıkta iki pişirim tadını da tadılıyor. Yabancı turistler güveci sıyıracak kadar beğeniyorlar. Yazlıklarda kalanlar, sabah sahile balıktan dönen teknelerden balık alma imkânı bulabiliyorlar.

Temiz hava, temiz deniz
Alp Dağlarından sonra oksijen oranı en yüksek yer olan tarihsel adıyla İda, günümüzün Kaz Dağlarından kopup Edremit körfezine yayılan oksijeni bol hava Çanakkale üzerinden dönerek boğazlardan Trakya'ya doğru giriş yapıyor. Bilhassa zeytin ağaçlarının etkisiyle oksijen oranı yükselen bu hava kütlesine deniz üzerinden geçişinde Ege ve Saroz denizinin iyot kokusu da ilave oluyor. Çam ve deniz kokulu rüzgârın bu yolculuğunu Keşan sırtlarında yoğun çam kokulu Koru Ormanı karşılıyor. Bu nedenle bölgenin içinde yer alan Güneyli Köyü ve koyu by pass geçiren kalp hastaları başta olmak üzere, iştahsızlık, uykusuzluk problemi olanların tedavi merkezi olarak ilgi görüyor. Özellikle ensülin tedavisi gören şeker hastalarına da çam ve deniz kokulu bu havanın iyi geldiği, ilaç almaya gerek duyulmadığı, kalp hastalarının da bölgeye yerleştikten sonra doktor kontrollerine ara verdikleri altı çizilerek anlatılanlar arasında. Avantajları saymaya devam edersek, Güneyli Köyü İstanbul ve ona birçok bakımdan benzerlik taşıyan Çanakkale'ye çok yakın. Ulaşım kolaylığı var. Tüm pazar ihtiyacının karşılanabildiği Gelibolu ise sadece 11 kilometre uzaklıkta. Gelibolu filminin gösterime girmesiyle yıl boyu ziyaretçi ve öğrenci akımına uğrayan Gelibolu Milli Parkı, ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktaları olurken bilhassa okul otobüslerinin de konaklama merkezlerinin Güneyli Koyu olmaya başladığı gözleniyor. Kış aylarında 950 olan Güneyli nüfusu yaz aylarında yazlıkların dolması ve ev pansiyonculunun etkisiyle 5000 kişiye kadar çıkabiliyor.
Saroz Denizi kendi kendini temizleme imkânı bulunan Dünyada ki üç denizden biri, kısaca poyrazda getirdiğini lodosta götüren bir deniz olduğu için sürekli temizliğini koruyor. Ayrıca Saroz kıyısında sanayi türü fabrika kurulu olmadığı, kanalizasyon boşaltılmadığı için denize atık olmuyor. Güneyli koyu ise iki doğal dalgakıran arasında bulunduğundan fırtına ve rüzgârlara korunaklı dalgasız deniziyle rağbet görüyor. Bugüne dek boğulma vakasına rastlanmayan Güneyli Koyu denizinin 200 metre boyunca boyu geçmeyecek kadar sığ ve zemininin kum olması bilhassa bebekli, küçük çocuklu ailelerin gönül rahatlığı ile deniz banyosu almalarını sağlıyor. Çalışan iş adamları, ailelerini koyun sahilinde bırakıp işlerini takip ettikleri, hafta sonu tatilinde yöreye geldikleri sıkça uygulanan tatil şekilleri arasında görülüyor.

Güneyli Köyünün yerlileri çiftçilik ve balıkçılıkla uğraşıyor. Ayçiçeği, buğday, biraz da domates yetiştiriyor. Sahil kesimi ise akşamdan balık ağlarını balıkların geçiş yollarına bırakıyor, sabah olunca ağları keyifle topluyorlar. İstanbul'dan kaçıp Güneyliye yerleşen 38 yıllık deniz macerası olan Nezih-İ İhbar gemisinin uzun yol kaptanı Ömer Sezgün iki kulaçtan 5 kulaca kadar attığı ağlardan bir günde çıkanları şöyle sayıyor. İki buçuk kilo barbunya, üç levrek, yedi kilo izmarit. Temiz havanın etkisiyle elma yanaklı görünen 78 yaşında ki yılların balıkçısı Ömer Sezgün "Sabah erken kürekle gidiyorum, ağları topluyorum, ağlardan bazen temiz suların göstergesi olan ahtapot da çıkıyor" diyor.
Tecrübeli balıkçıyı bulmuşken bunu fırsat sayıp tuttuğun balıkları nasıl pişirirsin diye soruveriyorum hemen. "Tavaya bir kaşık tereyağı üzerine barbunya balığını koyar her iki tarafını çeviririm, balığın rengi kıpkırmızıya döner, pek bi lezzetli olur" diyor. Peki, başka ne var diyorum. "Hay Allah şimdi benim de ağzımı sulandırdın, oysa daha yeni balık yemiştim diye ekliyor, şu sizin çarpan balık dediğiniz var ya, onun filetosunu tereyağında kızartırım, çok kuvvetli balıktır laf aramızda kalsın gücümü ondan alırım, buğulamasını, hatta çorbasını da yaparım", diye ekliyor. Köyü nasıl bilirsin diye soruma devam ediyorum. "Kapı kilitlemeyi bilmeyiz, insanları birbiriyle kardeş gibidir, huzurlu ve güvenlidir, tek sobayla kış geçer, kar yağmaz buralara, yağsa da yerde kalmaz, biz de palto, çizme giymeyiz, deniz kenarı olmasına rağmen fazla nem yoktur, tuzu açık bırakırız yapışmaz". Tam veda ederken Atatürkçü olduğunu söyleyip bir de kısa şiir patlatıyor. Bunu da yaz istersen, okusunlar" diyor!

"Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Atatürk olmasaydı
Baban Yorgo olurdu şerefsiz"

Neler görülür
Koyun her iki ucunda bulunan yüksekliklerden dantel gibi işli yakın koylar ve köyün panoraması seyri zevk verirken, Mayıs, Haziran Temmuz aylarında güneşin denize doyumsuz batışı büyük keyifle izleniyor. Güneşin ufuk hattından denizde adeta eriyerek batışını seyrederken ağlayan Avusturyalı, Anzak turistlere bile rastlanabiliyor. Köye birkaç kilometre mesafede bulunan Bolayır'da Rumeli Fatihi Gazi Süleyman Paşa görkemli türbesi, Namık Kemal'in güllerle kaplı mezarı ve banklarla çeşmelerle çevre düzenlemesine yapılmış park görülüp Gelibolu- Keşan yolu ve gerisinde Saroz sahilleri, boğaz havalı rüzgârlı tepeden izlenebiliyor. 11 km uzaklıkta bulunan Gelibolu'da Milli Park sınırları içinde kalan şehitlikler, kaleler, savaşın geçtiği kutsal topraklar, anıtlar, müzeler Atatürk Karargâh Evi, görülebilir. İlçede restore edilerek yeni açılan görkemli Mevlevihane, Gelibolu Deniz Feneri, Bayraklı Dede Türbesi, bir zamanlar parti liderlerinin zorunlu misafir edildiği, Hamza Koy, batık denizaltı maketi ve Çanakkale savaşından kalma çok sayıda beton korunaklı siper görülebilir. Ayrıca Gelibolu'da 90'ın üzerinde evliya olduğu, bir kaç evliya daha olsa bu sayının İstanbul'da bulunan evliya sayısını geçebileceği söylenenler arasında. Dünyada Gallipoli adıyla kurulmuş 13 şehirden biri olan Gelibolu aynı zamanda Avrupa'da ki ilk Türk Şehri. Türklerin ilk tersaneside yine Gelibolu'da kurulmuş. Saroz kıyoları ise, kıyılatında anıt kayaların yeraldığı akvaryum benzeri görüntüsüyle dünyanın en temiz denizlerinden biri sayılıyor.
Gezi için alternatif arayanlar, II. Sultan Murat tarafından yaptırılan, ölmez Türk eseri 173 gözlü, 1270 metrelik Uzun köprüyü görmek için Uzunköprü ilçesine, ünlü Enez Kalesini ve restore edilen Osmanlı Sahil Kervansarayını görmek için Enez ilçesine de kısa sürede gidebilirler.