Süleymaniye Vakfı 5.38

Hoca Gıyasettin mah. Şifahane Sk. No:14
Istanbul, 34134
Turkey

About Süleymaniye Vakfı

Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı is a well known place listed as Non-profit Organization in Istanbul , Educational Research in Istanbul ,

Contact Details & Working Hours

Details

Herşeyimizi borçlu olduğumuz Allah ne iyi etmiş de doğruluğunda şüphe olmayan Kur’an’ı bize göndermiş ve korumasını da üstüne almış. Esenlik ve bereketler içinde olsun, Allah’ın Elçisi bizlere hikmeti öğretmiş ve ne güzel uygulamış. Bize de onu anlamak ve ona uymak kalmıştır. O Elçi, arkadaşlarını öyle yetiştirmiş ki, bize her konuda örnek olmuşlardır. Allah hepisinden razı olsun.

Aradan asırlar geçmiş, dini anlamak için herkes kendine göre bir metod ortaya koymuştur. Kimi müslümanlar, hadislere ve sahabe uygulamasına öncelik vermişler.

Kimileri, alimlerin, yorumlarını din diye kabul emiş, Kur’an ve sünneti, işte öylesine okumuşlar.

Kimileri de Allah’ı 7. asrın başlarında, Hicaz bölgesinde görev yapmış bir vali, Hz. Peygamberi de onun emirlerini, gelenek ve göreneklere göre uygulamış bir görevli gibi saymışlar. Çünkü onlara göre Kur’an, Allah’ın belli bir devirde belli bir bölgeye müdahalesi, hadisler de o devrin gelenek ve görenekleridir. Böylece İslamı, eski kültürleren bir kültür haline getirmişler.

Kimileri de var ki, hurafe kahramanlarının adlarını müslüman adıyla değiştirmiş, batıl inançlara islamî hava vermiş, şirki dine karıştırmış ve asıl müslümanlığın o olduğunu söylemişlerdir.

Kur’an’ı dünyalıkları için kullananlar ise hiç eksik olmamıştır.

Biz önceliği Kur’an’a veririz. Sanki elimizde başka bir şey yokmuş gibi problemi önce ayetlerle çözmeye çalışırız. Kur’anı anlamada ilk kaynağımız fıtrattır. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına (yaratma kanununa) çevir. O İnsanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din bu dindir. Ama insanların çoğu bunu bilmezler.” (Rum 30/30)

Kur’an’ın 23 senede parça parça inmiş olması önemlidir. Bu sayede müslümanlar Kur’an ile fıtratı birleştirmiş ve hayatı doğru yorumlamışlardır.

Biz onu, Kur’an olarak, bölümlere ayırdık ki insanlara zaman zaman okuyasın; ve onu kısım kısım indirdik. (İsra 106)

Fıtratı kavramak kolay değildir. Şartlanma ve alışkanlıkları fıtrat zannedip yanılabiliriz. İşte bu noktada sünnete ve sahabe uygulamasına bakarız. Zaten sünnete olan ihtiyaç tam bu sırada ortaya çıkar. Bu safhadan sonra problem, berrak ve net bir çözüme kavuşmuş olur.

Sünnet, ya Kur’an’ın açıklaması, ya da örnek uygulamalardır. Neyin açıklandığı bilinmezse açıklama anlaşılamaz. Öz bilinmezse örnek kavranamaz. O zaman sünnet, ayetle bütünleşir. Çelişkili gözüken hadislerin, aslında farklı şeyleri açıkladığı ortaya çıkar.

Sitemizin İslam İktisadı bölümünde, dört mezhebin ve Zahirilerin, faizle ilgili anlayışı ve bizim anlayışımız vardır. Oraya bakarsanız metodumuzu daha iyi anlarsınız. Kadının Evliliği Sona Erdirme Hakkı konusundaki çalışma da size yeterli bilgi verebilir.

Biz biliyoruz ki, bizim görüşlerimiz hiç kimseyi bağlamaz. Bu yüzden kendi görüşümüzü din diye takdim etmeme gayreti içindeyiz. Yanılırsak lutfen uyarın; hatamızı düzeltir, size teşekkür ederiz.

Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar umduklarına kavuşamazlar. (Nahl 116)

Tasavvufta Metodumuz

Tasavvuftaki metodumuzu bir şeyhle aramızda geçen aşağıdaki konuşma ortaya koyar.

- Her şeyden önce şunu öğrenelim. Sen tasavvufu kabul ediyor musun, etmiyor musun?

- Bu, tasavvuftan ne kastedildiğine bağlıdır. Tasavvuf, Kur’an ve sünnete uygun olarak Müslümanlığı yaşamak için bir hocanın etrafında toplanmaksa bunu güzel ve faydalı bulurum.

Şeyh Efendi bir öğretmen, bir yol gösterici, örnek bir insan olmaya çalışmalıdır. Ama tutar onu bir ruhanî lider yapar, Allah ile kul arasında bir yere koyar, onu bir vesile ve vasıta kılar, onun ruhaniyetinden yardım istemeye, manevi himmetinden yararlanmaya kalkışırsanız aşırıya kaçmış olursunuz. Bizim karşı çıktığımız bu aşırılıklardır. Kur’an ve sünnetin çizgisi dışına taşan aşırılıkları kim, hangi ad altında yaparsa yapsın, kabul etmemiz söz konusu olamaz.

Eğer bunlar Hanefî, Şafiî, Mâlikî, Eş‘ârî, Maturîdî gibi herhangi bir mezhebin görüşüne aykırı olsa, bunu gözümüzde büyütüp sert tavır ortaya koymayız. Mütevâtir olmayan hadislere1 aykırı bulsak üzerinde bu kadar durmayız. Siz Kur‘an-ı Kerimin çok açık ifadelerine aykırı şeyler söylüyorsunuz. Bunlar karşısında susarsak hesap gününün tek yetkilisi olan Allah’a, bunun hesabını verebilir miyiz. Bir düşünsenize!

Tasavvuf büyükleri ile ilgili metodumuz

Tasavvuf büyükleri ile ilgili metodumuzu, bir şeyhle yaptığımız aşağıdaki konuşma ortaya koyar.

- Sen Abdülkadir Geylani’ye inanmıyorsan seninle konuşacağımız bir şey yoktur.

- Abdülkadir Geylani’ye inanmak imanın şartlarından değildir ama Kur’an-ı Kerim’e inanmak gerekir.

Bana göre bu zatlarla ilgili bilgilerin çoğu uydurmadır. Allah’ın Peygamberi için milyonlarca hadis uyduranlar Abdülkadir Geylani için, Mevlânâ için, imam Rabbânî için niye bir şeyler uydurmasınlar ki?

Ama Abdülkadir Geylanî’nin kendisi gelip Kur’an’a uymayan söz söylese, bir bildiği vardır, demez tereddütsüz reddederiz. Çünkü biz ahirette Abdülkâdir Geylani’den değil, Kur‘an’dan hesaba çekileceğiz.

SÜLEYMANİYE VAKFI