Restore etmeye başladığımızda, bizi yapısıyla ve inanılmaz işçiliği ile büyüleyen bu eski konağı, dokusuna sadık kalarak canlandırmaya çalıştık. Geçmişi 1800’lü yıllara değin giden konağın orijinal tavan işlemeleri, ve gerçek ahşap kirişlerini muhafaza ettik. Eski şaşaalı günlerini yeniden canlandırmak için tüm odalarını, dokusuna ve Ankara evleri mimarisine bağlı kalarak yaptık. Zeminlerde Osmanlı motiflerini kullanarak tarihi dokusuna zarafet ekledik. Küçük taş avlusunda orijinalinden kalan delikli Ankara taşından yapılmış çeşmesini eskisi gibi akar hale getirdik. İki dubleks oda, iki tek kişilik ve beş çift kişilik odası olan butik bir konak haline geldi. Yenileme sırasında eski hayalleri de bir bir canlanan ve bizi geçmişe dair hayallere kurmaya sevk eden konak, yeniden yükselirken adeta eski anılarını da yükseltti. Ahşap merdivenlerinden inerken, iç içe girmiş 3 ayrı yapının nasıl da tek vücutmuş gibi birbirine bağlandığına büyülenerek tanık olduk. Zor ama keyifli bir sürecin ardından işte konağımız tüm mütevazi güzelliği ile karşımızdaydı. Tam da Anadolu gibi naif, biraz utangaç ama olabildiğine evinizdesiniz hissi veren... İçine antika eşyalar, kıyafetler, kitaplar da eklenince ruhunu da tamamlamış oldu. Daha kaleden içeri girer girmez sizi saran o havanın konak kapısından girdiğiniz anda sizi zaman makinesiyle o yıllara götürdüğünü görmek kuşkusuz, tarifsiz bir duygu. Buna lezzeti dillere destan Osmanlı yemekleri de eklenince ruha lezzet eklenmiş oldu. Mis gibi demlenmiş çayınızla Ankara manzarasını seyrederken burnunuzda ahşabın sıcak kokusu, kulağınızda inceden çalan Türk motifleri unutulmaz bir gün geçirmenizi sağlar. Dar sokakları ile birbirine dayanmış gibi görünen kalenin sokaklarını, antikacılarını izlerken sanki başka bir şehirdesiniz, başka bir zamanda ve bambaşka bir sizsiniz hissi... Bir gün yolunuz Kale’ye düşerse, hayallerinizi yaşamaya sizi de bekleriz...