Hanımeli Mantı ve Çiğbörek 3.14

İŞTE BU BİZİM HİKAYEMİZ

Bir apartmanın, 4. Katında evimizin mutfağında, 25 tl’ lik borç ile başladığımız macera dolu 5 yıllık yolculuğumuzda, şimdi 320 m2 imalathane, 8 çalışan anne, 1dönüm bahçe ve 3 çocuğumuzla birlikte devam ediyoruz. İşimize ilk başlarken ki amacımız; eşimle ve çocuklarla daha fazla vakit geçirebileceğimiz ve aynı zamanda çocuklarımıza iyi bir eğitim ve gelecek verebileceğimiz bir iş kurmaktı. Eşimde bende ayrı ayrı işlerde çalışıyorduk, ne birlikte vakit geçirebiliyorduk yeteri kadar, ne de çocuklarımızın, çocukluklarının tadını çıkarabiliyorduk gönlümüzce.

Bu böyle devam etmemeli dedik ve eşimin 25 yıllık unlu mamüller ustası olması, benimde nacizane biraz muhasebe ve işletme bilgim ile, bir çok kişiye göre çok riskli bir karar aldık, elimizde avucumuzda birlikteliğimizin gücü ve hayata karşı saygı sevgimizin dışında hiçbir şeyimiz yoktu. İnatla şartlarımızı zorlayarak ayrı ayrı işlerde çalışmak yerine güçlerimizi birleştirerek, evimizin mutfağında mantı yapıp, kah bisikletle, kah kapı kapı dolaşarak yapıp satmaya başladık.

Sıkıntılı ve zor günler yaşadık ama hiç yılmadık ve hayatımız boyunca en büyük yatırımımızı insana yaptığımız içinde yalnız kalmadık. Buradan bir kez daha tüm dostlarımıza teşekkür ve minnetlerimizi gönderiyoruz.

Birçok kişi bu işin olamayacağını hele Muğla/ Ortaca’ da mantı işinin mümkün olmadığını söylüyordu. Eşimle ben ise birer sağır kurbağaydık. İnandığımız şeyler karşısında bu bizim yaşam felsefemizdi. ( Merak eden hayata dair hikayeler bölümünden bu hikayeyi okuyabilir.) Derken 2010 yılının temmuz ayında ilk dükkanımızı açtık. Orada ufak tefek sıcak satış yaparken, bizim esas işimiz imalat ve bu işi severek en iyi şekilde yapıyoruz, müşteri beklemek yerine biz müşteriye gidelim diyerek toptan satışa başladık.

İlk önce bir arabamız bile yoktu, ürünleri köpük kutularda bisikletle, dolmuşla, yürüyerek yağmur sıcak demeden dağıtıyorduk. Derken bir öğretmen arkadaşımızın ön ayak olması ile küçük bir araba aldık. Derken bu toptan işi tuttu, otellerle çalışmaya başladık. Oradaki ustalardan da çok şey öğrendik .En büyük avantajımız ise eşimin işinin ehli olması ve imalatçının kendimiz olması idi.

Otellere restaurantlara giden ürünler onların istediği gibi olmasa bile ‘’ siz nasıl isterseniz öyle yaparız, biz size mal satmaya değil, işinizi kolaylaştırıp çözüm ortağınız olmak için geldik’’ deyince işler gelmeye başladı. Büyük otellerden siparişler gelmeye başladı da, oteller vadeli çalışıyordu. Bir ay İki ay boyunca ürünleri vereceğiz paramızı sonra alacağız. Biz de ise o kadar ham maddeyi karşılayacak ekonomik güç yoktu. Yine eş dost arkadaş girdi devreye, sağolsun çalışma arkadaşlarımızda bizimle kader ortaklığı yaptı , ne yaptık ettik çıkarttık ilk siparişleri.

Şimdi ise Hillside, Kempinski, Hilton, İber otel gibi adını ve kalitesini kanıtlamış otellerle çalışıyoruz. Gün be gün aşkla sevgi ile yoğurduğumuz hamurlarımızla ürünlerimize ilk baştaki heyecan ve özenle yeni lezzetler katıyor ve kocaman bir HANIMELİ ailesi oluyoruz.

BU HİKAYE BURADA BİTMEZ…